Resimde gördüğünüz yer atalarımızın geçmişte otağ olarak adlandırdığı barınaktır. Otağ sözcüğünün kökeni od-ağı’dır. Günümüzde kullanılan ateş sözcüğünün Türkçesi od’dur, od ağı ise ocak sözcüğünden de bildiğimiz gibi ateş tüten ev anlamına gelir. Aile anlamına gelen ocak sözcüğüde otağ ile bağlantılıdır. Otağlar sanılanın aksine çok geçmişte bırakılmamış tam aksine 16.yy’a kadar yaşamıştır.

Örneğin yakın dönem Türk devletlerinden Osmanlı, Timurlu, Altın Orda ve Babür İmparatorluğu gibi devletlerin hükümdarları otağ kullanmayı sürdürürlermiş. Fakat modernizm akımının doğmasından itibaren ortadan silinmiş olsa da asla tamamen yok olmamıştır. Bugün bulunduğum ilçede (Sakarya/Hendek) Türk Dünyası Belediyeler Birliği üyesi olmasından dolayı Osmanlı Çadırı adı altında kültürümüzü yaşatmaktadır.

Otağ Çadır

Otağ İskit, Hun, Göktürk ve sırasıyla diğer Türk devletleri ile günümüze taşınmış bir kültürdür. Aynı dilek ağacı gibi birçok Türk devletinin içinde yer edinmeyi başararak asla unutulmamıştır. Zaten otağ’da, dilek ağacı gibi direkt olarak Göktanrı dini ile alakalıdır. Otağ bir çadırdan daha büyük ve gösterişlidir, yeryüzü Tengricilik düşüncesinde büyük bir otağ’dır ve “yaşam ağacı” ise onun ortasına dikilir. Otağ çeşitlere bürünse ve farklı sınıftan insanların farklı renkler, süsler vermesine karşın gerçekte tüm insanlar için aynı yapıdadır. Çünkü Tengricilikte “eşitler arasında eşitlik ilkesi” olduğundan ilke olarak kimse arasında statü farkı olamaz. Yani şunu kastediyorum:”Ben bir öğrenciyim ve otağda kalırım devletimin başkanı da benim gibi bir otağda kalır, aralarındaki tek fark süsleri ve renkleridir.”

Ama avrupa, arap yarımadası, çin, fars gibi kültürlerin öngörüsü böyle değildir onlarda statü farklı olduğundan krallar saraylara layıktır. Bu yüzden halklarını anlamaz, onlar gibi olmazlar. Bizim kültürümüz böyle değil belkide bu bir eksikliktir ama araştırmanızı öneririm:”Türk tarihinde islamın kabulüne kadar bir çiftçi, asker, dini önder, hükümdar arasında çok küçük farklar vardır. Bu yegane bir adalettir çünkü herkes aynı değil yakın statüdedir. İşte sırf bu yüzden Türk toplumlarında böbürlenme, hava atma, gösteriş gibi kavramlar asla olmamıştır. Dikkat ederseniz Orta Asya’dan çıkan hiçbir toplumda (kızılderililer dahil) hırsızlık yoktur. Çünkü bu toplumlarda halkın bir eksiği gediği yoktur. Eve yemek getirmek, giyinmek, barınmak gibi koşullar herkes için aynıdır. Peki bunların otağ konusu ile ne bağlantısı var? Otağ tamamen Türk tasavvurunun yada Tengriciliğin bir yansıması olduğundan ve barınma gereksinimini karşıladığından doğrudan anlattığım konulara yönelik bir yaşayış sağlar. 

Yörük Çadırları

Otağların kapısı asla kapalı olmaz. Dikkat ettiniz mi? Kızılderili filmlerinde gördüğünüz her çadırın kapısı açıktır ve mutlaka yanında bir ateş yanar. Bunun kaynağı Orta Asya’dan çıkan Anav kültürünün bir sonucudur. Çünkü bizde barınaklara girecek hırsız yoktur, bizde herkes kendi sorumluluğunda olduğundan otağının yanında yanan ateşte pişen yemek o otağa aittir. Şimdi yukarıdaki resime dikkatlice bakın. Bugün bile o otağın içi dolu olmasına karşın hiç kimse oraya hırsızlık yapmaya girmez. Peki neden? Çünkü onun içinde olanlar kimsenin işine yaramaz, para etmez, “çünkü onun içindekiler herkeste vardır.” Peki günümüz evleri neden bu otağlar gibi değil? Çünkü içindekiler değişti yalnız eşyalar değil içindeki insanlarda değişti.

Şöyleki içindeki insaların gözünü hırs, ihtiras, şatafat bürüdü. Artık insanımız herkes gibi olmak istemiyordu. İnsanımız büyük olmak, iyi bir eş, iyi bir iş ve iyi bir barınak sahibi olmak istiyor. Şimdi anlıyormusunuz insanın kültüründeki bir küçücük otağın ne kadar önemli olduğunu. Çünkü Türk düşünüşünde şöyledir:”Türkte misafir atadan uludur.” Bu hala Özbekistan’da yaygın bir atasözüdür.

Ottoman Tent (yörük Çadırı)

Bizim kültürsüz, barbar ve savaştan başka birşey bilmediğimizi söyleyen bazı arap ve avrupalı kaynaklar en az 3000 yıllık bir geçmişin yüce kültüründen savrularak değil süzüle süzüle geldiğimizi çok iyi bilsinler. Biz medeniyet görmemiş bir halk değiliz, bugün 250 milyon nüfuslu, geniş bir coğrafyada yaşayan ve medeni bir ırkız. Biz medeniyeti doğaya, çevremize, insanlığa bakarak öğrendik. Biz otağımızı taşıya taşıya gezdiğimiz 40 diyarda türlü türlü medeniyet kurduk. Bu yüzden titremeli ve özümüze dönmeliyiz.

Bir önceki yazımız olan Günümüz Türk Cumhuriyetleri ve Devletleri başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

2 thoughts on “Otağ Nedir

  1. Ahaa, its nice discussion regarding this post here at this
    weblog, I have read all that, so now me also commenting here.

  2. Its like you read my mind! You appear to know so much about this, like you wrote the book in it or something.
    I think that you could do with some pics to drive the message home
    a bit, but other than that, this is excellent blog. An excellent read.
    I will definitely be back.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir