Türkler yaklaşık bin yıldır Arap alfabesini kullanmışlardır. Bu alfabeye dayanarak önemli bir medeniyet ve kültür oluşturmuşlardır. Buna bağlı olarak özellikle edebiyat, kültür ve sanat alanında ünü bütün cihana yayılmış önemli sanatçılar ve edebiyatçılar yetişmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise gerek dönemin en büyük Türk devleti Osmanlı Devleti’nin zayıflaması ve dünya genelinde yaşanan diğer gelişmeler alfabe noktasında da bazı değişikliklerin yapılmasını zaruri hale getirmiştir.

Bu çerçevede özellikle Tanzimat dönemi ile birlikte Arap alfabesinin çağdaşlığını kaybettiği ve Türk diline artık uygun olmadığı noktasında tartışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu tartışmalar genel olarak ilim dünyasında yapılsa da sosyal anlamda da Arap alfabesinin değiştirilmesi gerektiğini savunanların sayısı oldukça fazla olmuştur. Çağdaş yaşamın yayılmaya başladığı toplumda konuşulan ve yazılan alfabenin de çağdaş olması gerektiği en çok savunulan konuların başında gelmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk Ve Ülkü

Meşrutiyet Döneminde Alfabe Tartışmaları

Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesi ve II. Meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra alfabe tartışmaları daha da kuvvetlenmiştir. Ancak bu tartışmalar alfabenin tamamen değiştirilmesi yerine Arap alfabesinin güncellenmesi ve Türk diline uygun hale getirilmesi üzerinde çalışılmıştır. Bu bakımdan bazı projeler ortaya konmuş ve alfabe üzerinde çalışmalar başlamış olsa da devletin içinde bulunduğu savaş hali bu konuda daha ciddi adımlar atılmasını engellemiştir.

Bu sıralarda alfabe tartışmaları sadece Anadolu’da değil Azerbaycan’da da yaşanıyordu. Hatta bazı Azerbaycanlı aydınlar Tanzimat döneminden itibaren tartışılmaya başlayan alfabe konusunda dahil olarak fikirlerini beyan etmişlerdir. Bu noktada Mirza Fethali Ahundzade Osmanlı aydınları arasında yaşanan bu tartışmaya katılarak Türk dünyasında tek bir alfabenin kullanılması konusunda fikrini beyan etmiştir.

Harf Devrimi Canlandıırlmış Görsel

1928 Harf Devrimi

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da alfabe noktasında tartışmalar devam etmiştir. İlk yıllarda saltanatın ve halifeliğin kaldırılarak cumhuriyetin ilan edilmesi alfabe tartışmalarını gölgede bırakmıştır. Bununla birlikte toplumun henüz böyle bir değişikliğe hazır olmaması alfabe konusunun daha sonraya bırakılmasına sebep olmuştur. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyetin ilan edilip ilk cumhurbaşkanı seçildikten sonra alfabe konusuna hiçbir şekilde değinmemiştir.

1928 yılına gelindiğinde ise hem toplumsal olarak olgunluğa ulaşıldığı hem de alfabe değişikliğine zemin hazırlayacak olan inkılapların gerçekleştirildiği kanaatine varılmış ve Latin alfabesine geçiş gündeme alınmıştır. Bu doğrultuda ilk olarak rakamlar değiştirilmiş ve dil çalışmaları yapan bir encümen kurulmuştur. Kurulan bu encümen Latin harflerini temel alan bir Türk alfabesi hazırlamıştır.

Yapılan bu çalışmalar neticesinde 10 Ağustos 1928 tarihinde Gülhane Parkında Mustafa kemal Atatürk yeni Türk harflerini bütün dünyaya ilan etmiştir. Atatürk yeni harflerin halk tarafından da kolay ve hızlı bir şekilde benimsenmesi için ülkenin her noktasını gezmiş ve gittiği bu yerlerde yeni harfleri bizzat kendisi anlatmıştır. Harf devrimi kanunu ise 1 Kasım 1928 tarihine yürürlüğe girmiştir.

Bir önceki yazımız olan Gök Tanrı İnancı başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir