Kutsal Yerler Sorunu

0

Osmanlı Devleti özellikle son dönemlerinde birçok problemle karşı karşıya kalmıştır. Devletin zayıflaması ve kendi topraklarını korumaktan aciz duruma düşmesi bu problemlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu bakımdan devletin son döneminde ortaya çıkan problemlerden biri de kutsal yer sorunu olarak bilinen Kudüs meselesidir. Üç semavi din için de kutsal sayılan Kudüs’e hâkim olma mücadelesi bu problemin ana sebebi olarak gösterilir. Bunun yanında yaklaşık dört yüz yıl boyunca Osmanlı hakimiyetinde kalan toprakların devletin zayıflamasıyla birlikte üç dine inanan devletlerin mücadele sahası olması bu problemin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Müslüman Hakimiyetinde Kudüs

Kudüs Müslümanların hakimiyetine Hz. Ömer döneminde geçmiştir. O dönemden itibaren özellikle Hristiyan dünya Kudüs’ü Müslümanların elinden kurtarmak için haçlı seferleri adı altında birçok sefer düzenlemiştir. Ancak Müslüman devletler kutsal kabul ettikleri toprakları hiçbir zaman savunmasız bırakmamış ve haçlı seferlerine karşı önemli mücadeleler vermişlerdir. Selçuklular, Memlükler, Eyyubiler ve diğer Türk devletleri önemli mücadelelerde bulundular.

Kudüs

Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı hakimiyetine giren Kudüs bu dönemden itibaren son derece refah ve hoşgörünün hâkim olduğu toprakların başında gelmiştir. Osmanlı Devleti Kudüs’te yaşayan gayri müslimler için önemli ayrıcalıklar ve haklar tanımış bu bakımdan herhangi bir problem yaşanmadan Kudüs uzun yıllar Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Bu dönem zarfında Osmanlı’nın politikası genellikle batı üzerine olduğundan kutsal topraklarla ilgili de herhangi bir problem yaşanmamıştır.

Kutsal Yerler Sorunu Nasıl Başladı?

18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa devletleri karşısında önemli güç kaybına uğrayan Osmanlı Devleti bu bakımdan birçok politik anlaşmada hep kaybeden taraf oluyordu. Bununla birlikte o dönemlerde güçlenerek birliğini sağlayan ve Osmanlı Devleti’nin en önemli düşmanlarından biri olarak ortaya çıkan Ortodoks Rusya çarlığı hem sıcak denizlere inmek hem de Osmanlı Devleti topraklarında yaşayan Ortodoksların haklarını savunmak istiyordu. Bu sebeple hem Ortodoks hem de Katolikler arasında mücadele alanı olan Kudüs Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla tamamen bir mücadele sahasına dönüşmüştür.

Mescidi Aksa

Kaynarca Antlaşmasıyla Ortodoksların koruyuculuğunu üstlenen Rusya Katoliklerin liderliğini üstlenen Fransa ile çekişmeye başladı. Bu iki devlet Osmanlı Devleti üzerinde baskı kurarak kendi mezhebindeki insanlar için ayrıcalık talep etmeyi ve daha fazla hakka sahip olmayı istediler. Bu çekişme iki devletin Çanakkale boğazına donanmalarını göndermelerine kadar uzadı. Rusya’nın isteklerini reddeden Osmanlı Devleti’ne karşı Eflak ve Boğdan’ı işgal ederek cevap veren Rusya bu hamlesiyle bir anda bütün Avrupa’yı karşısında buldu. Kırım Savaşı olarak bilinen savaş neticesinde yenilen Rusya bir müddet kendi kabuğuna çekilmek durumunda kaldı. Savaş sonrasında imzalanan Paris Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti de bir Avrupa Devleti sayıldı ve toprakları büyük devletlerin güvencesi altına alındı. Böylece Rusya’nın Kudüs ve sıcak denizler üzerindeki emellerine bir süreliğine de olsa set çekilmiş oldu.

Bir önceki yazımız olan Sanayi İnkılabı Öncesindeki Üretim Organizasyonları başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir