Padişahlıkta Yönetim Nasıldı?

0

Osmanlı Devleti mutlak monarşi ile yönetilen bir devletti. Ancak bu durum padişahın her istediğini rahatlıkta yapabildiği anlamına gelmiyordu. Birçok noktada yetkileri kısıtlı olan padişahların en önemli denetim mekanizması şeyhülislam ve fetva makamıydı. Verilen kararların İslam dinine uygunluğuna göre hareket eden padişahlar bütün hükümlerini fetva makamından onay aldıktan sonra yayınlamışlardır. Bu çerçevede gerek sosyal hayatta gerek devlet adamlarının yargılanmasında ve gerekse açılan sefer ve savaşlarda mutlaka şeyhülislam tarafından verilen fetvalardan sonra harekete geçilirdi.

Bununla birlikte padişah yasama yürütme ve yargının başıydı. Bütün bu güçler padişaha vekaleten başkaları tarafından yürütülürdü. Bu bağlamda yasama ve yürütme padişah adına Divan-ı Hümayun ve Sadrazam tarafından yapılırdı. Yargı erkinin başı ise Şeyhülislam’dı. Bu bağlamda padişahın koyduğu hükümler ve aldığı kararlar bu noktada istişare edilir değerlendirilir ve ondan sonra şeriata uygun görüldüğü taktirde onaylanırdı.

Devlet Teşkilatı

Osmanlı’da devlet yönetiminde hâkim üç kuvvet bulunuyordu. Seyfiye, Kalemiye ve İlmiye olarak adlandırılan bu kuvvetlerin başı padişaha vekaleten Sadrazam, Şeyhülislam, Reisül Küttap olarak bilinir. Ancak hepsi padişaha karşı sorumlu ve devletin işleyişinde söz sahibi kimselerdi. Sadrazam padişahın mührünü taşır onun adına hüküm verme yetkisine sahip olurdu. Şeyhülislam ise devletin adalet bakanıydı ve kadılar, müderrisler, kazaskerler ona bağlıydı.

Padişahlık babadan oğula geçse de sonradan yapılan değişikliklerle kardeş katli ve hanedanın en akıllı ve yaşlı üyesinin tahta geçmesi kararlaştırılmıştır. Bu bakımdan taht kavgalarının azaltılması ve kan dökülmesinin önüne geçilmiştir. Bununla birlikte şehzadeler özel olarak yetiştirilir ve kendilerine lala denilen hocalar atanırdı. Yine şehzadeler belli bir süre sarayda kaldıktan sonra sancaklara vali olarak gönderilir ve devlet yönetimi noktasında tecrübe kazanırlardı. Daha sonra bu sistem taht kavgalarına ve isyanlara sebebiyet verdiğinden değiştirilmiş ve kafes usulü getirilerek şehzadeler sarayda eğitim görmeye başlamıştır.

Harem

Padişahın ailesi ile vakit geçirdiği özel hayatını yaşadığı alan harem olarak adlandırılır. Padişahın cariyeleri, şehzadeleri, hanımları ve kız çocukları burada yer alır ve burası padişahın özel alanı olarak adlandırılırdı. Haremin hâkimi padişahın annesi olan Valide Sultan’lardır. Haremin düzeninden ve diğer noktalarda hayır ve hasenat işleriyle valide sultanlar meşgul olurdu. Bu bakımdan valide sultanların Osmanlı sarayında etkileri büyük olmuştur. Zaman zaman devlet yönetiminde söz sahibi olmuşlar ve kendi evlatlarının taht mücadelesini destekleme yoluna gitmişlerdir.

Osmanlı’da padişaha akraba olmak büyük bir lütuf sayılırdı. Bu sebeple birçok devlet adamı padişahın kızları ile evlenir ve ona daha yakın olmanın yollarını ararlardı. Ancak bu durum çoğu zaman sarayda çeşitli entrikaların dönmesine ve devlet adamları arasında huzursuzluğun oluşmasına sebep olmuştur. Bu neticeyle kendi ikballerini düşünen devlet adamları hanımları vasıtasıyla padişah üzerinde nüfuz kurmayı amaçlamışlardır.

Bir önceki yazımız olan Osmanlı Devleti’nde İlk Padişah Kimdir? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir