İmarethane Ne Demek?

0

Türk İslam devletlerinde özellikle Müslümanlığı kabul ettikten sonra yoksul ve düşkünler ile yolcular ve talebeler için yemek ihtiyacını gidermek son derece önemli hale gelmişti. Bu bakımdan İslam medeniyetinde yer alan imarethaneler bu amaçla kurulmuştur. İmaret, imarethane ya da aşevi olarak adlandırılan bu yapılar sosyal devlet anlayışının en önemli yapı taşlarından birini oluşturur. Kelime anlamı itibarıyla imar edilen, imar edilmiş yapı anlamını taşıyan imarethaneler aynı zamanda dinlenme evi gibi de düşünülebilir.

İmarethaneler genel itibarıyla tek başına yapılan yapılar olmayıp büyük külliyelerle birlikte yapılan mimari yapılar arasında yer alır. Bu sebeple külliye içerisinde yer alan diğer medrese, cami vb. yapılar için imaretler yemek görevini üstlenirlerdi. İmarethanelerin gelirleri yine külliyeler için kurulan vakıflardan karşılanırdı. Bu bağlamda birçok dükkân, han ve hamamların gelirleri bu yapıların ihtiyaçlarını gidermek için kullanılırdı.

Nilüfer Hatun İmareti

İmarethane Ne İşe Yarar?

İmaret ismi ilk zamanlarda sosyal devlet anlayışı gereği halka her anlamda yardımların yapıldığı yapılar için kullanılmıştır. Bu bağlamda yemek hizmetinin yanı sıra sağlık hizmeti ve barınma hizmeti de imarethanelerde verilirdi. Ancak daha sonraki zamanlarda imarethaneler sadece yemek hizmetinin verildiği ve fakirler, yolcular, düşkünler ve talebelerin karnının doyurulduğu yapılar haline gelmiştir.

Osmanlı Devleti döneminde son derece önem kazanan imarethaneler yoksulların tam anlamıyla yardım gördüğü hayır kurumları haline gelmişlerdir. Hemen her yerde kurulan imarethaneler sağlık hizmetinin de görüldüğü mekanlar olmuştur. Daha sonraları ise yapılan büyük külliyeler için de de kurulan imarethaneler bu noktada gelirlerini temin için kurulan vakıflar sayesinde ayakta kalmayı başarmışlardır.

Osmanlı Döneminde İmarethane

Anadolu’da beylikler döneminde birçok şehirde imarethane kurulmuştur. Bu bakımdan Anadolunun her köşesinde imarethanelere rastlamak son derece mümkündür. Diğer taraftan Osmanlı Devleti döneminde ise ilk imarethane 1331 yılında İznik’te Orhan Bey tarafından kurulmuştur. Devletin sınırları genişleyip büyüdükçe imarethane sayıları da bu ölçüde artmıştır. Yine Osmanlı Devleti’nin yükselme döneminden itibaren görülen büyük külliyelerde imarethanelere rastlanır. Bu sayede önemli ölçüde yemek hizmeti görülmüş olur.

Mihrişah Sultan İmareti Ve Haziresi Bostan iskelesi Sokağı’nda, Mihrişah Valide Sultan Türbesi ile Hüsrev Paşa Kütüphanesi arasındadır

Mimari yapı itibarıyla dikdörtgen bir imar planı üzerine kurulan imarethanelerin ortasında üstü açık geniş bir avlu bulunurdu. Avluyu çevreleyen tarafta ise yemeklerin piştiği mutfaklar, ekmek pişirilen fırınlar, yemek yenen odalar ve imarethanede görevli olan yöneticilerin odaları bulunurdu. Bu çerçevede hizmet verme düzeni içerisinde çalışan imarethanelerden günde onlarca insan faydalanırdı.

İmarethanelerde yapıldıkları yerin ihtiyaçlarına göre cami, medrese veya sağlık hizmeti de verilirdi. Bölgede ihtiyaç duyulan hizmete göre ağırlık oraya verilirdi. Bu noktada bazı imarethanelerde sağlık ve yemek hizmeti ağırlıkta olurken bazılarında ise yemek ve medrese hizmeti veya cami hizmeti ağırlıkta olurdu. Bu bakımdan imarethaneler halkın her türlü ihtiyacını rahat bir şekilde karşılayacağı önemli sosyal yapılar olarak dikkat çeker.

Bir önceki yazımız olan Atatürk'ün Ailesi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir